Puma birçok özelliği ile ünlü bir hayvandır. Ama en çok hızlı ve kıvrak koşusu ile tanınır. Avının peşine düştüğü andan itibaren giderek hızlanırken vücudunda bulunan tüm eklem ve kasları kullanır. Bu ölümüne koşu bazen pumanın, bazen de hayatı için koşan kurbanının zaferi ile sonuçlanır.

Puma avının peşinden ne kadar koşar?

Puma avının peşinden sürdürdüğü ölüm koşusunu her zaman avının cüssesine göre ayarlar. Yani bir ceylanı ele geçirmek için koştuğu süre ile bir tavşanı ele geçirmek için peşinde harcadığı süre asla birbiriyle aynı değildir.

Puma akıllı bir hayvandır. Avının peşinden koşarken harcadığı enerji miktarı, ondan elde edeceği potansiyel enerji miktarını aştığı anda koşmaktan vazgeçer. Yenilgiyi kabul edip başka av arar. Bu nedenle ceylanın peşinden daha fazla koşarken tavşanın peşinden çok daha az koşar.

Aptal Puma Sendromu ise bunun tersini yapan insanların ruh halini anlatmak için, bir tavşanın peşinde yıllarca koşan, yakalayamayan ya da yakalasa bile yakaladığına değmeyen insanlar için kullanılan bir deyimdir. Bazen hesapsız, bazen hayalci, bazen de inadına, değmeyecek işlerin ya da boş hayallerin peşinden ısrarla koşan insanları anlatır. Halk deyimi ile atılan taşın ürkütülen kurbağaya değmeme halidir.

Hayat Dengesi

Hayatın dengesi, Puma ile, yani harcanan emek, ulaşılan sonuç ilişkisindeki doğru orantı ile sağlanabilir. Bazı insanlar vardır, basit hesapsızlıkları veya olmayacak hayalleri peşinde ömürlerini tüketir. Bazıları da vardır ki, bir üzüntüye veya öfkeye ömrünü adar, ya da bir hayale saplanır. Bu insanların hayatlarına hayal kırıklığı, pişmanlık ve kızgınlık egemendir. Hesapsızlıkları ağır bedeller ödetir kendilerine. Ne için, fizik ve moral enerji harcadığını, ne bedel ödediğini hesap etmeyip, ceylan niyetine tavşan peşinde koşarak yaşam enerjilerini tüketirler. Elde ne var diye bakıldığın da çoğu zaman bir hiçtir.

İş Yaşamı

İnsanlarda çok görülen bu sendrom, farklı şekillerde olsa birçok şirket veya yöneticide de sıkça görülür.

Faydasız faaliyetler peşinde çok meşgul modda çalışılır. Az kazanç peşinde çok emek, para ve zaman kaybedilir. Birçok yöneticiyi, pozisyonu ile bağdaşmayan, küçük işlerin peşinde, hem de koşuya kattığı, mesai maliyeti bile karşılanamayacak kalabalıkları da peşine takarak koşarken görebilirsiniz. Ya da fayda ve maliyet hesapları iyi yapılmamış, muhtemel sapmaları öngörülmemiş veya görüldüğü, hatta bazen önceden denendiği halde, aynı iş yapma  yöntemlerinden vazgeçilemediğini de görebilirsiniz. Hesapsızlık ve öngörüsüzlük bir yana, yaşananlardan bile ders çıkartılamamıştır. Bu hesapsızlıkların maliyeti kısa zaman da pek görülemese bile, uzun zamanda içten içe şirketin ömrünü tüketen cinsten olur. Şirketin sürdürülebilirlik kapasitesini yok eder.

Şirketin, kapasite, karlılık, rekabet vs. realiteleri ve gerçek ihtiyaçları ile örtüşmeyecek şekilde, büyük denizler de küçük balık avlamakla meşgul olunur. Sonuçta, ceylan peşinde olması gereken şirketin, tavşan peşinde telef olması kaçınılmaz olur.

Vazgeçmeyi Bilin

Person Holding a Burning News Paper Close-up Photography

Bu nedenle, hem iş hayatında, hem de özel hayatta negatif kısır döngülerden çıkmanın sırrı Puma’lıktan, yani harcanan emek, sağlanan fayda ilişkisindeki dengeyi kurmaktan geçiyor. Kazanç nispetinde emek, zaman ve duygu harcamak, verimli, sağlıklı, huzurlu ve tatminkâr yaşamın bir zorunluluğu. Elde edilmesi zor veya edilse bile yeterli tatmini ve faydayı sağlamayacak, hesapsız hayal veya hedeflerin peşinden ısrarla koşmak, sadece pişmanlık ve keşke biriktirmeye, boşa ömür tüketmeye yarar.

Gerçekleri görmeyi engelleyen; hesapsızlığı, hayalperestliği ya da inatçılığı bırakıp koşmaktan vazgeçeceğin noktayı bilmek, ne kendimize, ne de şirketimize, ne de başkalarına boşa kürek sallatmamak, “Aptal Puma Sendromu” na yakalatmamak lazım!

Sağlıcakla, sevgiler! 👋