Uzun zamandır dinlediğim “Bir Yaşam Felsefesi Olarak Girişimcilik” podcast serisinde sevgili İnanç Ayar‘ın bahsettiği “Menon Paradoksu” örneğini duyduğumda “İşte tam da bu yüzden farklı şeyleri araştırmaktan vazgeçmiyorum.” dedim. Bu yazıda sizlerle okuduklarımdan derlediklerimi ve düşüncelerimi paylaşacağım.

Menon Paradoksu Nedir?

Platon’un “Menon” adlı eserinde Sokrates’in genç, hırslı ve zengin bir Yunanlı olan Menon ile erdem üzerine diyaloglarını anlatılmaktadır. Belki bu kitabı okumamış olabilirsiniz fakat şu meşhur Sokrates’in köleye geometri sorusu çözdürme hikâyesini duymuş olma ihtimaliniz oldukça fazladır.

Kitap Menon’un; erdemin öğrenilerek ve yaşanarak mı, yoksa doğuştan mı edinildiğini sorması ile başlar. Sokrates ise öncelikle erdemin ne olduğunu sorgulamamız gerektiğini söyler.

Bunun üzerine erdem tanımlamaları yapmaya girişen Menon; ortaya kadınlar, erkekler, yaşlılar, çocuklar ve köleler için farklı ölçütlere sahip erdem tanımları koyar. Sokrates burada Menon’a erdemin tüm bu ölçütleri de kapsayacak ve her şey için doğru sayılabilecek bir tanımını yapmasını ister.

Menon,  yine kendince açıklamaya çalışır fakat kafası biraz karışmıştır. Bunun üzerine Sokrates’e dönüp, onun erdemin ne olduğunu açıklamasını ister. İşte o anda Sokrates tamamen aptalı oynamaya başlar. Erdemin ne olduğunu bilmediğini ve bileni de tanımadığını söyler. Ama bunu –biraz da onu methederek- birlikte düşünerek bulmayı teklif eder.

Böylece Menon, Sokrates’in oltasına takılır. Sokrates ona sürekli sorular sorarak ve onun kısa cevaplarıyla erdemin ne olup ne olamayacağı hakkında diyaloğa girişirler.

Hakkında hiçbir şey bilmediğimiz bir şeyin bilgisine nasıl sahip olabiliriz, bir şeyi ya biliyoruzdur ya bilmiyoruzdur, eğer biliyorsak onu araştırma gereği duymayız, şayet onu bilmiyorsak da araştıramayız çünkü herhangi bir şeyle karşılaştığımızda onun aradığımız şey olduğunu bilmemizin imkânı yoktur.

Çıkarımlarım

Bu paradoksa göre bir şeyi soruşturmak mümkün değildir. Bunun iki ana sebebi var:

  • Aradığımız şey zaten bildiğimiz bir şey ise, soruşturmaya ve araştırmaya ihtiyacımız yoktur.
  • Eğer aradığımız şeyin bilgisine sahip değilsek, bu şey hakkında bir soruşturma mümkün değildir, çünkü neyin soruşturulacağını bilmiyoruz. Yani neyi bilmediğimizi bilmiyoruz. Dolayısıyla bir şeyi soruşturmak ya gereksizdir ya da imkânsızdır.

Özetleyecek olursak; bir vatandaş French Press ile kahve demlemeyi bildiği için bu konuda araştırma ihtiyacı duymaz. Aynı kişi Chemex kahve demleme yöntemini bilmiyorsa bunu bilmediğinin farkında olmadığı için araştırma ihtiyacı duymayacaktır. Bu durumda bu bilgiye ulaşamayacaktır.

Paradokstan Nasıl Çıkacağız?

Meraklı olun!

Toddler Reading Book

Hayatınızda en çok bilgiyi ne zaman öğrenmişsinizdir? Bilinçsiz, hatırlamadığınız öğrenmelerin zirve noktası 0-2 yaş, bilinçli ve hatırladıklarınızın zirve noktası ise ilk 12 yaş döneminizdir. Bu dönemle diğer dönemleri ayıran en önemli faktör, sahip olduğunuz meraktır.

Peki, öğrenmenin kapısı ve bilginin anahtarı olan meraklılığı nasıl güçlendirebilirsiniz? Merakı geliştiren ve öğrenmeyi ateşleyen formülleri şöyle sıralayabiliriz: 

a- Zaten merak ediyor olduğunuz konuları keşfedin.

Her insanın farkı eğilimleri vardır. Kendinize yoğunlaştığınızla, biraz zaman ayırıp önemseyerek düşündüğünüzde, meraklı olduğunuz konular dökülür. “Ben neleri en iyi yapabilirim? Ben en çok nelerden içsel bir saf zevk alırım? Ben neleri en çok merak ederim?” Sabırla isteyin, cevaplar gelecektir.

b- Hayata bakmak üzere farklı açılar oluşturun.

Meraklı tutum sahibi olmamızın önündeki en büyük engellerden biri de, her şeye alışmış bakış tarzımızdır. Yeni bakış açıları, yeni düşünce ve yaklaşımları beraberinde getirerek merak alanlarınızı keşfetmenize yardım eder.

Aktif öğrenen insan, mütevazıdır.

bonfire surrounded by group of people near brown hill during daytime

Tam bir açıklıkla öğrenebilmek için, ”talebe” olmalısınız. Talebe, talep eden, isteyen demektir. Ancak isteyen insan, öğrenme kapılarını açabilir. Değişime gönlü olmayan, değişmez.

Öğrenme tevazuunu kazandıran aşağıdaki yolları deneyebilirsiniz:

a- Unvanlarınızı unutarak muhatap olun.

İnsanın öğrenmesine engel olan büyüklenme, sahip olduğu unvan ve yeteneklerle ilgili olabilir. Sürekli öğrenmeye açık olan insanlar, kendilerini asla öğrenmeye doymuş görmezler. Ben özellikle stajyer arkadaşlarımızla daha fazla vakit geçirip onların bakış açılarını, fikirlerini ve bildiklerini öğrenmek isterim.

b- Bilgiyi, ummayacağınız ortamlarda da arayın.

Zihninizde kendi bilgi ve deneyim düzeyinizden aşağıda olduğunu zannettiğiniz ortamlara, bilinçli ziyaretlerde bulunun. Mesela çeşitli sosyal kulüpler ve derneklerin paylaşım toplantılarında, size göre daha dar gelirli insanların sohbetlerinde bulunmaya bilerek zaman ayırın. Bazen de, kenar ve eski mahallelerin sokaklarında yürüyüş yapın. Eski bilgelerin yaptığı gibi, öğrenme amaçlı gezilere çıkın. Bu gezilerde tercihleriniz Batı’da olduğu kadar Doğu’da da olsun. Ben yurtdışı seyahatlerimde bilmediğim ve popüler olmayan sokaklarda gezerken gözüme kestirdiğim bir kahveciye oturup etrafı gözlemlemeyi tercih ediyorum.

c- Kendi öğrenme sürecinizi düşünün.

Şu anda bilgi ve deneyim olarak size göre iyi bir konumda, yüksek yetenekler geliştirmiş olabilirsiniz. Bu hale nasıl ulaştınız? Hayatınızı adım adım gözden geçirirseniz, gençliğinizde, lisede, üniversitede, daha sonrasında, hatta belki her sene birbirinden farklı öğrenme düzeylerinde olduğunuzu fark edeceksiniz.

Hayattan beklentileriniz doğrultusunda öğrenmenizin faydalı olacağı konuları belirli periyodlarla gözden geçirin. Öğrenecekleriniz için yol haritası oluşturun. Ben Kimim sayfasında da yazdığım gibi ben bu aralar Yapay Zeka, Makine Öğrenmesi, Veri Görselleştirme ve Ekonomi konularıyla ilgileniyorum.

Cesur Olun!

Person Showing Black Shoes While on Building

Birikim kazanmak sadece bilgiyle değil, bilgi ve deneyimin birlikteliğiyle olur. Bilmek de denemek de cesaret ister. Konfor alanınızı bozmak için cesaretli olmalısınız. Bilmek, beraberinde getirdiği sorumluluklar dolayısıyla; tecrübe etmekse öğreteceklerinden sonra sağlayacağı değişim dolayısıyla cesaret gerektirir. İnsanın kazandığı her bilgi ve deneyim, kendisinde değişim meydana getirir. Çünkü öğrendikleriniz, size onları bilmeden önceki bir takım hata ve eksikliklerinizi işaret edebilir.

Yapmanız gereken ama yapmadığınız, ya da uzak durmanız gereken ama yaptığınız şeyleri keşfetmek, birikiminizin çoğalmasının sonucudur. Yeni öğrenmeler, tehlike ya da ödül beklentinizle ilgili yeni algılamaları da içerdiğinden, sizi davranışlarınızı değiştirmeye zorlayabilir. Bu noktada anahtar faktör, sahip olduğunuz cesarettir. Öğrenen ve bunun sonucu olarak bilinçaltı tarafından hayatında değişime zorlanan insan, cesaret sahibiyse yeni öğrenmelere devam eder. Ancak bu değişim ihtiyacını hayatına yansıtmaktan korkuyorsa, bilgiler arasında seçici olmaya ve bazılarına kulak tıkamaya başlar.

Bilge insan, kendisi için kabul ettiği temel referansları baz alarak korkusuzca öğrenir ve öğrendiklerini analiz eder. Gerekiyorsa hayatına değişimi yansıtır. Bilir ki, insanların çoğunluğunun yaptıkları, her zaman doğru olmayabilir.

Özetleyecek olursak;

  • Soru sorma alışkanlığı geliştirin.
  • Tecrübe paylaşımlarını arttırın.
  • Başarı hikayeleri kadar başarısızlık hikayelerini de dinleyin.
  • Yeni metotları uygulamaktan çekinmeyin.
  • Farklı sosyal ağların parçası olun.
  • Gözlemleme imkanı oluşturun.
  • Başkalarının sizden öğrenmesine izin verin.
  • Farklı görev ve sorumluluklara açık olun.

Sizler de öğrenmeye dair düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.

Teşekkürler.